30 Ocak 2015 Cuma

SANAT ONLİNE I Hasan Koca: İnsanlara Hayat Tarzı Sunmak İstiyorum


asdYazar: Evrim Şener
Genç tasarımcı Hasan Koca, “Üçgen” ismini verdiği koleksiyonunu alışılmışın aksine bir moda haftasında podyumda ya da sanal ortamda görsel olarak değil de galeri ortamında sergileyerek farklı bir işe imza atıyor. Tasarımcı yaptıklarını işi olarak görmüyor, aslında yaratım süreci hayatının bir parçası. Bir kişinin gardrobundan yola çıkarak evini döşeyebilecek kadar da iddialı. Doğal olan her şeyden ilham alıyor, yaptığı işe inanıyor ve bunun için yaşıyor. Tasarımcının 2015 koleksiyonu 16 Ocak- 8 Şubat tarihleri arasında GaleriBu’da görülebilecek. Ardından 10 Şubat itibariyle aynı galeri ortamını kısa bir süreliğine kendi Pop-up Shop’u için kullanacak ve tasarımlarını indirimli olarak ziyaretçilere sunacak. Bu alışılmadık sergiyi görmek için çok az gün kaldı. Görmeden geçmeyin derim.
Koleksiyonunu sergileme fikri ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?
Koleksiyonu hazırlamaya başladığım süreçte bir galeri ortamında çalışma yapmayı çok istiyordum. Ama daha koleksiyon bitmediği için uzak bir fikirdi. Koleksiyon bitti, koleksiyonun kampanya çekimlerini gerçekleştirdik. Galeri fikri daha da ağır basmaya başladı. İşleri defileden ya da sanal ortamda sunmaktansa galeri ortamında tanıtmayı istedim. Böylece nerede yapabilirim, nasıl bir ortamda olmalı diye buna uygun olabilecek galerileri araştırdım. Galeri Bu’yu da daha önce başka etkinlik sırasında ziyaret etmiştim ve mekanı çok beğenmiştim. Showroom havasında bir galeri aslında, alışılageldik galerilerden farklı. Onlarla görüşüp yapmak istediğim projeden bahsettim, çok sıcak baktılar. Sergilemenin nasıl olacağını düşünürken fotoğrafları sergilemek dışında koleksiyondan parçaların da desteklediği bir moda sunumu yapmanın uygun olacağına karar verdim. Mimariden ve geometriden esinleniyor olmam, koleksiyonun ismi, koleksiyonun hikayesi de aslında bunu destekliyordu. Tasarımlarımdaki mimari esinler, onları mekan içinde sergiliyor olma durumunu da güçlendirdi. Catwalk yapsam belki hikayeyle bu kadar örtüşmeyecekti. 
sdfBu durumda kendini modacı olarak mı yoksa sanatçı olarak mı niteliyorsun?
Sadece modacı olarak anılmak istemiyorum. Modayı takip etmiyorum. Defilelelere bile gitmiyorum. Moda artık kapitalist sisteme dayalı, sadece alışveriş odaklı. Koleksiyonların çoğunun bir hikayeleri yok, aynı ceketin farklı renklerde piyasaya sürüldüğünü görüyorsun. Kendimi modacı olarak sınırlamıyorum. Sonuçta yaptığım işlerin raf dizaynından yerleştirilmelerine, basılı materyallerin grafik dizaynına kadar her bir ayrıntıyı tek başıma kurguluyorum. Bir kimlik dizayn ediyorum. Sanattan besleniyorum. Aynı zamanda kıyafetlerimi bir resim ya da heykelmiş gibi koyup bakmayı seviyorum. Atölyede de mağazada da bunu yapıyorum. Galeride sergimi yerleştirirken de tüm kurgusal ayrıntılara ben karar verdim. İlerleyen günlerde sanat ve moda boyutu yüksek, büyük bütçeli işler yapmak istiyorum. 
Serginin ismi “Üçgen” Peki Üçgen’nin hayatındaki yeri nedir?
İlk koleksiyonumun ismi “çizgi”ydi. Üçgen, ikinci giyim ve aksesuar koleksiyonum. Genelde geometrik formlardan ilham alırım. Mimariden, doğal oluşumlardan beslenirim. Köşeli şeyleri severim. Ancak bununla birlikte sınırsız, yuvarlak dairesel formlara yer vermiyorum. Kendi tasarım dünyamın da sınırları olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir şey kontrolsüz olduğunda çok da uca gidebiliyor. Bir hikaye gibi aslında, sonsuz bir şey bir yerde boşluğa düşebiliyor. Üçgen formlarını çok kullanıyorum. Bu yüzden de koleksiyona ve sergiye “üçgen” adını verdim. Bunun çocukluğuma dayanan bir alt yapısı da var. Henüz 11 yaşında babannemin Burdur Örencik köyündeki evinin duvarlarına da üçgenlerden esinlenilmiş formlar çiziyordum. Çıkış noktasını tam olarak bilmiyorum ama kesinlikle geometrik formların en başından beni etkilediği muhakkak. 
                                                 Yaratım sürecin nasıl işliyor? 
cnt
Aslında ciddi zaman harcıyorum. Deneyerek öğreniyorum. Kendi tasarladığım bir şeyi üç boyutlu hale getirebilmek benim için çok önemli ve heyecan verici. Defile yapmak sürecin finali ama işin atölye kısmı daha eğlenceli. Şu an geldiğim nokta bir çantayla başladı aslında. Sırayla aksesuar ve kıyafetler eklendi yaratım sürecine. İlerleyen günlerde çok parçalı kıyafetler yapmak istiyorum. Kıyafetlerimi inşa ediyorum. O da mimari bir yapı gibi. Parçaları birleştiriyorsun. Tüm bunları yaparken minimalist formları seçmemde, kendimi birçok farklı tarz ve yorumdan soyutlamamın payı olabilir. Bunlara ek olarak ileride kendi çizgim içinde ev mobilyaları ve ev tekstili de tasarlamak istiyorum. Bir insanın gardırobundan yola çıkarak evini bile dekore edebilirim. Bir kimsenin kıyafetlerini gözlemleyerek, kıyafetlerinden yola çıkarak evinde de ona aynı etkiyi yaşatabilirim. 
hgfKoleksiyonunda özel olarak tercih ettiğin malzemeler var mı?
Doğal dokuma ve örme kumaşlar kullanıyorum. Dikişi pek tercih etmiyorum. Özellikle deri aksesuarlarda iplik yerine somun ve vida kullandım. Bu koleksiyonumun temasını gri, siyah, lacivert gibi soğuk renkler oluşturdu. Tasarımlarımı önce kendi üzerimde hayal ediyorum. Tasarımlarım unisex ve maskülenler. Koleksiyonumun her bir parçası hem erkek hem de kadınlar tarafından rahatlıkla kulanılabilir.  
Çalışmalarının her anını detaylandırdığına göre 2015 yılını da planlamış olmalısın. Sergiden sonra neler yapacaksın?
Çok planlı programlı çalışıyorum. Çalışmalarımı aylık hatta yıllık olarak planlıyorum. Sergi sonrası Berlin ve Düsseldorf’ta Alman fuarlarını ziyaret edeceğim. Bir taraftan yurt dışında ürünlerimin satışı için bağlantılar kuruyorum. Kim bilir, 2016 koleksiyonu yurtdışında bir galeride sergilenebilir. 
                                    www.sanatonline.net  Evrim Şener Röportajıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder